Pazar, Aralık 25, 2005

 

ARALIK 2005

Yılın son ayında, Umberto Eco’nun roman evreninde dolaşıp, Julio Cortázar ve Cemil Kavukçu’nun öykü dünyalarına girdik.


1932 doğumlu olan ünlü İtalyan yazar Umberto Eco, 1971 yılından bu yana Bologna Üniversitesi’nde gösterge bilim dalında profesör olarak görev yapıyor. Edebiyat eleştirisi, tarih ve iletişim konularında yazılar yazıyor. Umberto Eco, 20 yüzyılın en önemli düşünce adamlarından biri. Dünya kamuoyunun gündemine, Gülün Adı ve Foucault Sarkacı gibi büyük yankı uyandıran romanlarıyla giren yazar, aynı zamanda Ortaçağ estetiği ve göstergebilim dalının yaşayan efsanelerinden. Eco'nun çalışmaları 1960'ların ortasından itibaren avantgarde yapıtlara ve kitle kültürüne yönelmiş. Son dönemlerde ise, güncel olay ve olguları ele alan çalışmalar yapmakta. Umberto Eco, bu son kitabında yaşlılıktan, bellekten, geçmişe özlemden, dinden ve politikadan söz ediyor.

“Kraliçe Loana'nın Gizemli Alevi”, antika kitaplarla uğraşan bir entellektüelin sisli dünyasına dalıyor. Kitap anlatım tarzı, konu, zaman – mekan düzlemleri çok farklı olan üç ana bölümden oluşuyor. Bir kazayla belleğini kaybeden kahraman, anılarının peşine düşüyor. Kitaplar, çizgi romanlar, oyuncaklar, otuzlu yılların gazeteleri, okul defterleri, plaklar, pullar, dua kitapları, dergiler arasında geçmişini öğrenmeye çalışırken, okuyucu da bir ulusun geçmişini keşfediyor.Eski yayınlar gibi çekici bir alanın ayrıntıları üzerinden verilen tarih ve belleğini yitirmiş bir adamın kendini yeniden yaratma macerası zaman zaman ayrıntılarla bunaltsa da, nesnelerle, yazıyla, bellekle iç içe geçmiş bu olağanüstü maceranın romanı Eco’nun ününe yakışır bir yapıt.

Umberto Eco’nun kahramanı gazetelerin, oyuncakların, çizgi romanların arasında arıyor belleğini. Bir çizgi roman tutkunu da, Cemil Kavukçu. Onun kahramanları, o çizgi romanlarla, sinemayla büyüyen kasabalı delikanlılar.




Ocak ayı içinde konuk etmeyi planladığımız Cemil Kavukçu, son dönem Türk Edebiyatının en önemli isimlerinden. Yazdığı öykülerle büyük ilgi toplayan Cemil Kavukçu, 1951 yılında İnegöl'de doğdu. İstanbul Üniversitesi, Jeofizik Mühendisliği bölümünü bitirdi. Öyküleri, 1980 yılından bu yana çeşitli dergilerde yayımlandı. “Patika” ile, “1987 Yaşar Nabi Nayır Öykü Ödülü”nü, “Uzak Noktalara Doğru”yla “1996 Sait Faik Abasıyanık Hikâye Armağanı”nı kazandı.

“Bilinen Bir Sokakta Kaybolmak” adlı öykü kitabını okuduk Cemil Kavukçu’nun. Özellikle, bir hayal peşinden ölene kadar gitmenin öyküsü, “Nolya” üzerine konuştuk.

İlginç karakterleri, usta işi kurgusu, sinema diline benzer anlatım tadıyla, Kavukçu, çocukluk yıllarından kalanları, kasabanın ıssız sokaklarını, karlı kış günlerini, sobalarda yanan odunun kokusunu, uzun sıcak yazları, evlerinin bahçesini, oyunları, çizgi romanları, kedileri, kargaları ve sinemayı taşıyor öykülerine. Hepsi, yaşandıkları kadar taze, unutulmaz ve gün geçtikçe önemi artan anılar. Çünkü artık ne o kasaba delikanlısı, ne o küçük kasaba, ne o ıssız sokaklar, ne de sinemalar var. Günlük ve sıradan yaşamları edebiyata dönüştürürken, karamsar olmayan bir bakışla, karamsarlığın öykülerini yazıyor Cemil Kavukçu.


“Cortázar’ın hiçbir kitabını okumamamış olmak, ömür boyu şeftali yememiş olmak gibi birşeydir”, demiş Neruda. Çaylak Marquez de, büyüyünce onun gibi bir yazar olmaya antiçmiş, bir Paris kahvesinde, onu ilk gördüğünde.





Yazını bir boks maçına benzetip, roman sayıyla yenmekse, öykü nakavt etmektir diyen, Arjantin'in en büyük yazarlarından, ustaların ustası Julio Cortázar, 1914’te Brüksel’de doğar. 4 yaşındayken ailesiyle Buenos Aires’e taşınır. Babasının evi terketmesiyle zor bir çocukluk geçiren Cortázar, ilerde de ekonomik nedenlerle Edebiyat ve Felsefe öğrenimini yarıda bırakır. Bir süre Fransiz Dili ve Edebiyatı öğretmeni ve çevirmen olarak çalışır, ancak, Peron rejiminin uygulamalarından ve ülkesinin orta sınıfına hakim olan siyasal durgunluktan duyduğu düş kırıklığıyla Arjantin’i terkeder, Paris’e yerleşir ve en ünlü kitaplarını burada yazar. 1981 yılında Fransız vatandaşlığına geçer. Küba ve Nicaragua devrimleri dahil olmak üzere, hayatı boyunca aktif politikanın içinde olan Cortázar, son yıllarını insan hakları davasına adayarak UNESCO’da çalışmış, 1984’te Paris’te ölmüştür.

Öykülerinde fantastik öğelere yer veren, gerçek dünyayla olağandışı yaşantıları iç içe geçiren Cortázar'ın, edebiyat dışında ilgilendiği şeyler arasında mitoloji, antropoloji, psikoloji, boks, sinema ve fotoğrafçılık vardır.Yapıtlarıyla film yapımcılarının ilgi odağı olmuştur. Antonioni’nin “Blow-up”ı, Alexandre Aja’nı “Furia”sı, Cortázar öykülerinden esinlenmiş filmlerden ünlü örneklerdir.

Cortázar’ın “Mırıldandığım Öyküler” adlı öykü kitabını okuduk. Tomris Uyar’ın çevirdiği öykülerdeki etkileyici anlatım, fantastik düşünce yapısı, düş zenginliği, espri anlayışı Neruda’yı haklı çıkardı.

Bu kadar çok okuyoruz, sanılmasın ki artık yazmıyoruz!

Edebiyat Kulübümüzün artık, bir sitesi var ve o sitede öykülerimizin tümü yeralmakta: www.odtuistedebiyat.blogspot.com

Comments: Yorum Gönder



<< Home

This page is powered by Blogger. Isn't yours?