Cumartesi, Eylül 01, 2007

 

EYLÜL 2007

MARGUERİTE DURAS

Gerçek adı Marguerite Donnadieu olan Fransız romancı, senarist, oyun yazarı, film yönetmeni Marguerite Duras (1914-1996), yaşamı, düşünceleri, yapıtlarıyla edebiyat dünyasının oldukça ilgi çekici bir kişiliğidir. Eserlerinde konuyu bir araç olarak kullanmış, iç konuşmalar, ya da diayaloglarla duyguları aktarmış ve asıl gerilimi bu konuşmalarla sağlamıştır. Dünyada özellikle Alain Resnais’in yönettiği filme uyarlanan Hiroşima Sevgilim ile tanınmaktadır. Geleneksel sayılabilecek roman ve öykülerinden sonra 1958’de yayımladığı Moderato Contabile’de ilk kez cinsel arzularından, aşktan, ölümden ve anılarından sözeden Marguerite Duras, diğer birçok modern romancılar gibi düşünceleriyle ilgili manifestolar vermemiş, yalnızca “Yazmak” adlı eserinde yaşamını ve yazmakla ilgili düşüncelerini anlatmıştır.

1914'te Saygon yakınlarındaki Gian-Dinh'de doğan Marguerite Duras’nın çocukluğu ve ilk gençliği, Fransa'ya döndüğü 1932'ye kadar Vietnam'ın çeşitli bölgelerinde geçti. Felsefe ağırlıklı lise diploması aldı; hukuk, matematik ve siyasal bilimler alanlarında öğrenim yaptı. 1943'te ilk kitabı yayımlandı: Les Impudents (Saygısızlar). Aynı yıl Direniş Hareketi'ne katılıp Mitterand'la aynı hücrede çalıştı. 1944'te kocası Robert Antelme tutuklanıp toplama kampına yollandı. Bu dönemi daha sonra La Douleur (Acı) adlı kitabında anlatacaktır. Aynı yıl Fransız Komünist Partisi'ne üye oldu; 1950 sonlarında partiden ayrıldı. 1955'te yayımlanan Le Square (Alan) adlı kitabı "alt-konuşma" tekniğine çok yakın bir yazı cinsinin doğuşuna damgasını vurdu. 1955-60 arasında Cezayir Savaşı ve De Gaulle rejimine karşı mücadele verdi. Makale ve röportajlarında toplumun dışına atılmış insanlarla ilgilendi (örneğin "Orange'lı Nadine", [Yeşil Gözler, 1990). 1958'de yayımlanan Moderato Cantabile'nin tirajı beş yüz bini buldu. Tiyatrodaki ilk başarısını 1965'te sahneye konan Une Journée Entière Dans les Arbres (Bütün Gün Ağaçlarda) piyesiyle yaşadı. 68 olaylarına etkin olarak katıldı, Öğrenci-Yazar Eylem Komitesi'nde yer aldı. 1969'da ilk filmini çekti: Détruire dit-elle (Yıkmak, Dedi Kadın). Bu dönemle birlikte ve özellikle 1970'te L'amour (Sevgi) adlı kitabının yayımlanmasından sonra yazısı sinemanın hizmetine girdi; metinlerinin başlığında "metin-tiyatro-film" ibaresi görülmeye başladı. 1975'te India Song'u çekti. Bu filmde "metin dışı sesler" ilk defa bu kadar ağırlığını hissettiriyordu. 1980 yazında yeniden edebiyata döndü. Bu dönemin ilk kitabı L'été 80'dir (80 Yazı). 1982'de La Maladie de la Mort (Ölüm Hastalığı), 1983'te L'amant (Sevgili) yayımlandı. Bunları 1987'de Emily L., 1990'da La Pluie d'Eté (Yaz Yağmuru) izledi.

Ömrü boyunca alkolizm sorunuyla uğraşan Duras gene bir tedavi için hastaneye yatırıldığında, genç bir adamdan mektuplar aldı: Kendisinden 38 yaş küçük Yann Andréa Steiner'dı bu adam. Yetmiş yaşının eşiğinde ünlü yazara, Goncourt Ödülü kazandıran Sevgili, 1980-1996 yılları arasında,Yann Andréa'lı yıllarda, yazıldı. Yann ile on yıl süren mektuplaşmaların ardından gelen bu birliktelik, Duras'ya muhteşem bir enerji verdi; kendisine bir aşkın itiraf edilişi onda sihir etkisi yarattı. İnsanlardan uzaklaşmış, kocaman bir evde keşiş hayatı yaşamaya başlamışken, Yann Andréa'ya açtı kendini Duras; girilebilir bir beden, ama aşılamaz bir bilinç olarak...


Marguerite Duras, 1993 yılında yayımlanan ‘Yazmak’ adlı yapıtında şöyle dillendiriyor düşüncelerini:

“Yazmak; yaşamımı dolduran, beni büyüleyen tek şey buydu. Ben de öyle yaptım. Yazmak edimi hiç ayrılmadı benden.”
“Kitap yazan birinin, çevresindeki öteki insanlarla arasında her zaman bir mesafe koyması gerekir. Yalnızlıktır bu...”

“İlk yalnızlığımın o döneminde, yapmam gereken şeyin yazmak olduğunu bulgulamıştım bile...”

“Tuhaf kişidir yazar. Bir çelişkidir, aynı zamanda da bir anlamsızlık. Yazmak, konuşmamaktır da. Susmaktır. Sessiz çığlıklar atmaktır. Huzur veren biridir yazar, çoğu kez; çok dinler. Çok konuşmaz...”

“Bir yazarın yalnızlığında, canına kıyma vardır. İnsan, kendi özündeki yalnızlığa varıncaya kadar yalnızdır. Her zaman akıl almaz bir şeydir bu. Her zaman tehlikeli. Evet. Kendinizin dışına çıkmaya ve çığlık atmaya yeltenmenin bedelini ödersiniz.”

“Yazı, yel gibi gelir, çıplaktır, mürekkeptir, yazıdır ve yaşamda başka hiçbir şeyin geçmediği gibi geçip gider, başka hiçbir şey değil, yalnızca o, yaşam.”

This page is powered by Blogger. Isn't yours?