Cumartesi, Ocak 01, 2005

 

ARALIK 2004

EDEBİYAT KULÜBÜNDE GEÇEN AY
Sürekli artan üye sayısı ve çalışmalarıyla kulübümüz artık sadece okumalarla yetinmeyip, edebiyat etkinliklerini yakından izliyor, üretiyor, tartışıyor. Aramızdaki saklı kalmış yazarları çıkarmaya başladık bile! Okuyacağımız kitapları öykü atelyesi alıştırmalarımıza katkıda bulunacağına inandığımız eserler arasından seçmeye özen gösteriyoruz.

Bu ayın ilk kitabı, genç yaşına rağmen gerçek bir usta olan Sema Kaygusuz’un “SANDIK LEKESİ” adlı öykü kitabıydı. Kaygusuz’un karakterleri, öyküleri, kurgusal da olsa, olağandışı da olsa, öylesine gerçek, öylesine etkileyici ki onun yarattığı dünyada kaybolmamak mümkün değil. İnsanlara mesafeli, sade bir yaşam süren Sema Kaygusuz’un karakterlerinin bu kadar başarılı olması, onun çok iyi bir gözlemci olmasından ve hala herşeye, herkese şaşırabilmesinden kaynaklanıyor olmalı.

İkinci kitabımız Italo Calvino’nun, “AĞACA TÜNEYEN BARON”uydu. Calvino, tartışmasız ustalığını yeniden kanıtlamış bu kitapta. Ailesinin baskıcı tutumuna kızıp bir ağaca çıkan bir çocuğun, bir daha asla yere ayak basmama kararıyla başlayan ilginç yaşamı, yerde kalan kardeşi tarafından anlatılmakta. Ağaç üstünde, tüm aşağıdakiler kadar gerçek bir hayat süren Baron’un ayağı yaşamının sonuna kadar yere değmez, ama yukardan herşeyi daha iyi görür, gördükleri sayesinde de insanlara yardım eder, gerektiğinde onları yönlendirir, savaşır, aşık olur, felsefe yapar. Aşağıdakilere kendini kabul ettirmekle kalmaz, saygılarını, sevgilerini de kazanır. Bu son derece olağandışı kurgusal karakter, Calvino’nun anlatımıyla öylesine gerçek ki, bir an bile şüphe etmeden ilgiyle, heyecanla okunuyor yaşam öyküsü.

Üçüncü kitabımız, yılın da son kitabı, gerçek bir şaheser olan “KOLERA GÜNLERİNDE AŞK”tı. Gabriel Garcia Marquez’in, çağın acımasız olaylarına, tüm insan hallerine direnen, hırpalandıkça güçlenen sevimli bir aşk hikayesini masal tadında anlattığı bu eşsiz romanı hepimizi yeniden büyüledi. Böyle bir ustaya saygıyla eğilmekten başka ne yapabiliriz ki?

Bu çok değerli kitapları okurken, bir de “ÖYKÜ NEREYE” adlı söyleşiye konuk olduk: Oyuncular Kafe’de, Nalan Barbarosoğlu’yla, 2003-2004 envanteri üzerinden son yıllardaki öykücülüğümüz, öykünün diğer edebiyat türlerine göre yeri üzerine çok yararlı bir söyleşi yapma fırsatı elde ettik.

Öykü Atelyemizin bu ayki konuğu, şair Salih Bolat’la, üniversitede verdiği “Okuma ve Anlatım Teknikleri” dersi ve üniversite dışında verdiği “Yaratıcı Yazarlık” seminerlerinden yola çıkarak hazırladığı son kitabı, “ÖYKÜ YAZMA TEKNİKLERİ” ni konuştuk. Ülkemizde yazma öğretimine yeterli önemin verilmediğini vurgulayan Bolat, temel eğitimde de, üniversitede de böyle dersler olması gerektiğini, yazarlığın öğretilebileceğini savunmakta. Böyle bir öğretinin amacı; herkesi yazar yapmak değil kuşkusuz ona göre, ama iyi yazmayı bilen, dikkatli, eleştirebilen, iyiyi kötüden ayırabilen okurlar yetiştirmek! Salih Bolat, yazılı kültür sürecini bir davranış biçimi olarak yaşayıp tamamlamadan, sözlü kültürdan görsel kültüre geçmiş olan ülkemizde, son yıllarda “yazı”nın, özellikle yazınsal türlerdeki gelişmesine bakıldığında, “kültür şoku”nu atlatmaya başladığımızı düşünmekte. Kitabında, temel kavramların yanısıra, yabancı yazarların görüşleri, yazma teknikleri ve bir de kendi öyküsü yeralmakta. Bolat, derneğimize konuk olduğu gün, kurmaca metin olarak öyküyü, temel unsurlarını ayrıntılarıyla açıklayarak anlattı. Biz çiçeği burnunda öykücüler de bu anlatıdan çok yararlandık ve Salih Bolat’tan bizim yazdığımız öyküler üzerine de birlikte tartışmak sözü aldık.



Bütün bu etkinlikler ve okumalarla beslenen yazma dürtümüz bizi heyecanlandırıyor, bize planlar yaptırtıyor. Bu planlardan biri de: “ODTÜ ÖYKÜLERİ”. Öykü alıştırmaları yaparken, ortak bir konu saptadık. Konu ODTÜ olunca tabii ki herkesin anlatacağı en az birşey var. Bu anlatıları kitaplaştırmak da kulübümüzün hedeflerinden biri. Kulübümüze üye olmasalar da, tüm ODTÜ’ lülerden bu konuda katkı bekliyoruz. Anılarınızı öyküleştirin ve bize yollayın, kitabımızı oluşturalım.


Vildan Ertürk

This page is powered by Blogger. Isn't yours?